9 Aralık 2011 Cuma

***Fitness ın tanımı değişiyor...CROSSFIT ile tanışın...***



CrossFit genel güç ve kondisyon programıdır. CrossFit tanımlanmış 10 temel fiziksel özelliğin gelişimini hedefler. Bu özellikler, Kardiyovasküler dayanıklılık, iş yapabilme kapasitesi, güç, esneklik, patlayıcı kuvvet, hız, koordinasyon, çeviklik, denge, vücut kontrolü olarak sıralanır. CrossFit antremanları tek bir bölgeyi izole çalıştırmayı değil, birden fazla eklemin dahil olduğu ve bir çok ana kas grubunun harekete katıldığı fonksiyonel  hareketlerle bütün vücudu dengeli çalıştırmayı hedefler. CrossFit metodunun kullandığı hareketler, olimpik halter tekniklerinin, temel jimnastik hareketlerinin ve atletizmin birleşmesiyle oluşmuştur. Antremanlar rutinden uzak, her gün değişen, her sınıfta katılımcılarını en iyisini yapabilmeleri için motive eden, katılımcının deneyim ve fitness seviyesinden bağımsız olarak herkese uygun olan egzersizlerden oluşur. Şehirdeki tipik spor salonlarında, egzersiz programları izole çalışma dediğimiz tek bölgeyi hedefleyen hareketlerden ve koşu bandı gibi makinalarda uzun süren aerobik çalışmalardan ibarettir ve bu programların insanı yüksek fitness seviyelerine taşıyacağı kabul görmüştür. CrossFit ise izolasyon hareketlerinin tersine çoklu eklem ve kas gruplarını çalıştıran kısa süreli ve yoğunluğu yüksek olan antremanlara odaklanır. CrossFit, spor takımları, amaör/profesyonel sporcuların kulladığı antreman bilimini, sporcu olsun olmasın her insana uygulayarak, fitness seviyesini arttırmayı hedefler. CrossFit genel antreman bilgisine dayalı olan bilimsel dayanaklar üzerine inşa edilmiştir, buna rağmen ne yazık ki genel geçerli olan kanı, fitness seviyesini yükseltmenin tek yolunun klasik tekniklerden geçtiğidir. 

25 Kasım 2011 Cuma

***YENİ TREND BOKS İLE FORMA GİRMEK***

Dünyadaki en sağlıklı sporcuların arasında pek çok boksörün bulunması şaşırtıcı değildir. Boksörlerin ringde kendi sıkletlerinde rekabet edebilmek için yaptığı antrenmanlar yağ yakmak ve kas geliştirmek için çok yararlıdır. Ringe çıkmak ya da kas yapmak gibi bir hedefiniz olmasa da boks antrenmanı yaparak kilo verme ve zayıflama hedeflerinize ulaşabilirsiniz. Fitness uygulamalarında boksun kullanılması çok yeni bir yöntem olsa da boks antrenörleri, sporcuları forma sokmak için yıllardır bunu kullanıyordu. Boksörleri boks yaparak zayıflatan antrenörler de boksun zayıflatıcı özelliğini kanıtlar. Eğer bu işe yaramasaydı, başka yöntemler kullanırlardı.


Yeni başlayanlar için Aerobik boks seansları iyi bir başlangıçtır. Kum torbalarını yumruklamak, savunma teknikleri vs. o kadar eğlencelidir ki bu hareketleri zayıflamak için yaptığınızı bile unutabilirsiniz. Bu teknikleri öğrenmeniz kendinize güveninizi arttırır ve bir sonraki seansı dört gözle beklemenize sebep olur.Zayıflamak için boks yapmanız ringe çıkıp bir rakibinizle dövüşmek zorunda olduğunuz anlamına gelmez. Boksörler, antrenmanın verimliliğini arttırmak için tekme yumruk ve bloklarını hızlandırmak amacıyla kum torbalarını hatta bazen kendi gölgelerini kullanırlar. Boks antrenmanları, bilmeyenler için çok ilginç Ya da saçma gözükebilir. Tekme ve yumrukları havaya savurmak, sanki hayali bir rakipten gelen tekme ve yumrukları savuşturuyormuş gibi hareketler yapan biri dışarıdan bakıldığında tuhaf görünebilir.


Sadece yarım saat süren sıkı bir boks antrenmanında bir kişi 350-650 arasında kalori harcar ve nabız %75 ile %85 arasındadır ki bu rakam pek çok kardiyovasküler egzersiz için ideal sayılan değerdir.


Böyle bir sporu nerede yapacağınızı bilmiyorsanız en doğrusu bir personal trainer ile başlamanızdır...

17 Ekim 2011 Pazartesi

Spor Yaparken Motivasyonu Arttıran En Önemli Faktör Nedir ?



Spor yaparken herhalde hepimizin en çok zorlandığı şeydir konsantre olmak...Spor salonundaki demir parçaları ile mücadeleye girmek çoğu zaman hepimizin canını sıkar...Hatta siz farkında olmadan spor salonunda geçirdiğiniz 1.5 2 saat o kadar verimsiz bir hal alırki 6 ay sonra bi bakarsınız hiçbir faydası yok bu işin dersiniz...Bunun sonucunda da yapsamda aynı yapmasamda mantığında sporu bırakmaya karar verirsiniz...

Antrenman sırasında konsantre olmak için en önemli faktör '' REKABET '' tir...Bunun için de tek çözüm iyi bir partner iyi bir trainer'dır...

Bu rakip & trainer sizin setler arasında geçirdiğiniz fazladan 1'er dakikaları yok edecektir...Antrenman sırasında en sık yapılan hatalardan biri set aralarında sohbete dalmak yada tamamen üşengeçlik & bilinçsizlikten set aralarında gereğinden fazla dakikalar harcamaktır...Bunun getirisi ise yağ yakımının tamamen durması ve saatler süren verimsiz antrenmanlardır...

Minimum sürede Maksimum verim almak , istediğiniz sonuçlara kısa sürede çok daha sağlıklı ulaşabilmek için mutlaka profesyonel bir TRAINER yada sizi gerçekten zorlayacak bir partner ile çalışın...Farkı çok kısa sürede göreceksiniz...

10 Ekim 2011 Pazartesi

KEYİFLE İÇKİNİZİ İÇERKEN NE KADAR KALORİ ALDIĞINIZI BİLİYOR MUSUNUZ ?


Kalori cetveli

ALKOL


Besin

100 gramının kalorisi (kcal)

Porsiyon ölçüsü

Porsiyon kalorisi (kcal)

Bira
42
1 şişe     (330 cc)
140
Şarap
85
1 kadeh  (125 cc)
100
Cin
231
1 kadeh  (100 cc)
231
Rakı
335
1 duble   (85 ml)
250
Rom
249
1 kadeh   (50 ml)
125
Vermut
167
1 kadeh   (25 ml)
42
Votka
263
1 kadeh   (100 ml)
263
Viski
275
1 kadeh   (50 ml)
138
Likör – ahududulu
274
1 kadeh   (25 ml)
64
Likör – naneli
356
1 kadeh   (25 ml)
89
Likör – portakallı
400
1 kadeh   (25 ml)
100
Likör - muzlu
315
1 kadeh   (25 ml)
79
Şampanya
126
1 kadeh   (100 ml)
126
Brandy
220
1 kadeh   (100 ml)
220
Tekila
275
1 kadeh   (50 ml)
138

YAĞ İLE YAĞ YAKMAK İSTER MİSİNİZ ? O ZAMAN OMEGA-3 & BALIK YAĞI !

Balık yağı zayıflatıyor!Balıktaki yağ asitlerinin, hafif egzersizle tüketildiğinde kilo kaybetmeye yardımcı olduğunu biliyor muydunuz?



Güney Avustralya Üniversitesinde yapılan araştırma sonucunda, Omega-3 yağ asitleri içeren balık yağının obez insanların kilo vermesine yardımcı olduğu ortaya çıktı.

Üniversitenin araştırmacısı Alison Hill, balık yağında bulunan Omega-3'ün, egzersiz sırasında kaslara kan akışını artırarak, yağ yakmayı hızlandırdığını söyledi.

Araştırmanın, 4 gruba ayrılan, 68 kilolu ve obez insan üzerinde 3 ay süreyle yapıldığı belirtildi. Birinci grup, az miktarda balık yağı alırken, ikinci gruba normal diyetleri değiştirilmeden ayçiçek yağı verildi. İki gruba da 3 ay boyunca 45 dakikalık yürüyüş veya haftada 3 kez koşma şeklinde hafif egzersiz programları uygulandı. Diğer iki grup ise hem balık yağı hem ayçiçek yağı aldı ancak egzersiz yapmadı.

Araştırma sonunda balık yağı alan ve egzersiz yapanların 3 ayda ortalama 2 kilo verdikleri gözlendi. Ayçiçek yağı alan ve egzersiz yapanlar ise hiç kilo veremedi. Egzersiz yapmayan diğer iki grubun da hiç kilo vermediği belirlendi.
Araştırmacı Hill, "Bu insanların özellikle istedikleri her şeyi yemelerine rağmen balık yağının etkili olmasına şaşırdık" dedi.

Çay ve baharatlar da zayıflatıyor

Baharatların, vücut ısısı meydana getiren bir doğal yağ yakma süreci oluşmasına yardımcı olduklarını belirten bilim adamları, yeşil ve siyah çayın da metabolizmayı hızlandıran benzer bir etkileri bulunduğuna işaret ediyorlar. Hollanda'da yapılan bir araştırmada, birçok baharatın karıştırılmasıyla elde edilen ve Asya mutfağının vazgeçilmez baharatı köriyle çayın kilo vermeye yardımcı olduğu ortaya çıktı.

26 Eylül 2011 Pazartesi

CANINIZ PİLAV YADA MAKARNA MI ÇEKİYOR ? BUNLARIN YERİNE BOL BOL BULGUR YİYİN..!! MUCİZE GIDA BULGUR VE FAYDALARI...

CANINIZ PİLAV YADA MAKARNA MI ÇEKİYOR ? BUNLARIN YERİNE BOL BOL BULGUR YİYİN..!! MUCİZE GIDA BULGUR VE FAYDALARI...

Bulgur, buğdayın kaynatılması, kurutulup kabuğunun soyulması ve değirmende öğütülmesiyle elde edilir.

Tahıl grubu beslenme piramidinin tabanında yer alan bulgur, sağlıklı beslenmenin vazgeçilmez gıdalarından biridir.

Sadece su ve buğdaydan oluşur ama protein, mineral, vitamin, posa ve lif açısından oldukça zengindir. Bunların yanında karbonhidrat değerinin düşük olması da onu değerli bir besin haline getirir.

Sarı ve esmer olmak üzere 2 tür bulgur vardır ancak boyutlarına göre de pilavlık ya da köftelik olarak ayrılırlar.

Faydaları
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir.
  • Kansere karşı koruyucu özelliktedir.
  • B vitamini deposudur.
  • İçerdiği B1 vitamini, sinir ve sindirim sisteminin güçlenmesine yardım eder.
  • Çinko, magnezyum ve krom gibi mineraller içerir.
  • Günlük lif ihtiyacı 1 tabak bulgurla karşılanabilir.
  • Yüksek miktarda lif içerdiği için bağırsakların çalışmasını sağlar.
  • İçerdiği folik asit, anne karnındaki bebeğin zeka gelişimi üzerinde etkilidir.
  • Kan şekerini yükseltmez.
  • Şeker hastalarına iyi gelir.
  • Kilo aldırmaz.
  • Hazmı kolaylaştırır.

Bulgur lif içeriği yüksek olan bir besindir. Kan şekeri düzeyinde çok fazla dalgalanmalara neden olmaz, bağırsak ve kalp-damar sağlığını koruyucu etkisi vardır.
Bulgurun içeriğindeki potasyum oranı yüksek olduğundan böbrek hastalarının kanında potasyum değerleri yükseldiği zaman tüketilmemesi gerekmektedir.
Yapısında folik asit de bulunduğu için hamile kadınların tüketmesi önemlidir. Folik asit, anneler için önemli olduğu kadar bebeklerin gelişimi için de önemlidir.
Bulgur sarı veya biraz daha esmer bir tonda renklere sahip olabilir, rengi açıldıkça daha çok soyma işlemi geçirdiğinden besin değeri düşmektedir. "Besin kalitesi kuru baklagiller ile birlikte kullanıldığı zaman daha çok artar" .
Örnek vermek gerekirse; mercimek köftesi, ezogelin çorba ve müceddere akla ilk gelen yemeklerdir. Çok da lezzetli olur..
Bulgurdan Faydalanın
Bunların dışında bulgurdan pirincin kullanıldığı bir çok yemekte yararlanılabilir. Maydanoz çorbasına bulgur çok yakışır. Ispanağı bazen pirinç yerine bulgur koyarak pişirebilirsiniz. Kısır, yine çocukların da severek tükettiği bir besindir.
Besin kalitesini düşündüğümüz zaman bulgur, yemek kültürümüzdeki yerini unutmadan tüketmesi gereken önemli bir besindir. Sağlıklı nesillerin yetişmesi için elimizde olan değerleri değerlendirmeliyiz.


9 Ağustos 2011 Salı

Günün Sahur ve İftarı

Ramazan Mönüsü
Sahurda

Şeker yerine bal ile tatlandırılmış açık çay
2 kibrit kutusu büyüklüğünde tuzsuz peynir
Söğüş mevsim sebzeleri
Tam buğday ekmeği

İftarda

1 bardak ılık su
Oruç açıldıktan 5 dakika sonra nane, melisa ve adaçayı
1 kase yoğurt
1 kase yoğurt çorbası
4 yemek kaşığı güveç
4 yemek kaşığı pirinç pilavı
Karışık salata
1 saat sonra 1 kase tarçın ve karanfille yapılmış armut ve erik kompostos
2 saat sonra kahve veya çay ile 2 ceviz, 6 badem içi

En sağlıklı iftar ve sahur için öneriler...



Ramazanı’n gözdesi güllaç

Güllaç, sağlıklı beslenme ilkeleri açısından değerlendirildiğinde Ramazan’a, en uygun tatlı. Çünkü sütlü, yağ içeriği düşük ve üzerine serpilen cevizler omega-3 kaynağı. Yemeğin hemen ardından yemek yerine, en az iki saat beklenilmesi daha iyi olur. Tatlı tüketimini haftada 2-3 kezle sınırlamak gerekir. Diğer günlerde tatlı yerine meyve veya kuru meyveler seçilebilir. Böylece daha az kalori, daha çok vitamin, mineral ve lif alınmış olur. Sütlü tatlılar gibi dondurma veya meyveli tatlılar da uygun olabilir elma, armut, şeftali, incir veya kayısıyla yapılıp kaymak ilave etmeden ceviz eklenerek tercih edilebilir.


Tehlikeli masa

İftar davetlerinde yemekler ve tatlı kadar iftariyelikler de tehlikeli. Sucuk, salam, pastırma, kaymak gibi ürünler doymuş yağ bakımından zengin oldukları için özellikle kalp hastaları, kolesterolü ve kan yağı yüksek, şeker hastaları ve   60 yaş üzeri olanlar için riskli. Bu kişiler iftariyelik olarak az yağlı peynir, zeytin, hurma ve kuru meyve tercih ederlerse sağlıklarını tehlikeye atmamış olur.

Oruç, müslümanlara farz ama sağlıklı olmak koşuluyla. Kronik hastalığı olup rutin ilaç tedavisi görenler, yüksek tansiyon,  diyabet, böbrek veya karaciğer yetmezliği olanlar doktorlarından izin   almadan oruç tutmamalı. Bu seneki Ramazan önerilerimizde en kritik nokta, günlerin uzun ve sıcak olmasıyla sıvı desteğini iyi sağlamak.
Sahurda doğru  seçim yapın

Sahurda yapılan seçimlerde gün boyu sizi enerjik ve tok tutacak yiyecek, içecek olmalı. Aynı zamanda kan şekerini hızlı yükseltmemeli ve susuzluğunuzu dengeleyebilmeli. Sahurda sadece su içerek niyet etmek veya gece yiyip yatmak son derece zararlı. Gece yenilen ağır yemeklerin metabolizma hızı düştüğü için yağa dönüşme ve karın-kalça bölgesinde birikme riski yüksek. Süt, yoğurt, peynir, ayran, yumurta, kıymalı veya tavuklu sebze yemekleri, baklagiller gibi tok tutacak protein içeren besinler unutulmamalı.
Tam taneli tahıllar (çavdar, tam buğday ekmeği gibi), bulgur, kepekli makarna ve mercimekse kan şekerini dengeleyerek tok kalmanızı sağlar. Dengeli yağ seçimi, tokluk hissini uzatıyor. Susuzluğu artıracağı için sahurda zeytin yerine 4-5 ceviz veya 10-15 badem fındık seçmek, 1-2 tatlı kaşığı zeytinyağı tüketmek iyi tercihler arasında. Sıvı desteği için; az şekerli komposto veya hoşaf, ayran, bitki çayları, az şekerli limonata ve bol su seçilebilir. Yoğurt ve tahıllarla hazırlayacağınız soğuk çorba sahur ve iftar için en iyi seçimler.

Sahur için uykusunun ortasında kalkıp, bir şeyler yiyip, ardından tekrar yatağına dönenler, ne yediklerine çok dikkat etmeli. Yeme-içme uzmanlarından oluşan jüri üyelerimize "Sahurda neler yemek gerekir?" diye sorduk
BÖREK
(Aldığı oy: 5)
Sebzeli, kıymalı, tavuklu çeşit çeşit börekler sahur vaktinin en büyük keyfi. Yufkayı bir de evde açarsanız lezzeti iyice artıyor. Üstelik önceden hazırlanıp gece hızla ısıtılan börekleri sahur vakti ezandan önce afiyetle yemek de çok pratik oluyor. Jüri üyelerimizden Semih Somer, Esra Düzdağ ve Ayşe Tüter hafif yağsız böreği tavsiye ederken, Ender Saraç, ıspanaklı kol böreğini, Vedat Başaran ise Boşnak böreğini öneriyor. Tadına doyum olmayan böreklerin hafiflik tüyosu ise yağını az koymak.

KOMPOSTO
(Aldığı oy: 5)
Hem susatmaz hem de tatlı; üstelik yaz aylarında bol bulunan taze meyvelerle hazırlanabilmesi çok kolay olan komposto, sahur vaktine tatlı bir lezzet katıyor. Ramazan'da sağlıklı beslenmek isteyenler için şeker ve su ihtiyacını karşılaması bakımından da sahur vakti tercih edilmesi gereken bir besin. Jüri üyelerimizden Gamze Bursa elma kompostosunu tavsiye ederken, Vedat Başaran ve Semih Somer taze vişne ve çilek kompostosunu öneriyor. Ayşe Tüter ve Esra Düzdağ ise kompostonun sağlığa ne kadar faydalı olduğunu belirtiyorlar.

KAHVALTILIK
(Aldığı oy: 4)
Sahur vakti kahvaltı etmek, herkesin ilk aklına gelen en pratik çözümlerden biri. Ama 30 gün boyunca aynı çeşitlerden oluşan kahvaltı sıkıcı gelebilir. Örneğin kendi ellerinizle yapacağınız reçellerle sahurunuzu şölene dönüştürebilirsiniz. Jüri üyelerimizden Banu Kazanç, peynir, bal, reçel ve yanına beş-10 tane zeytin öneriyor. Ayşe Tüter hafif bir kahvaltı yapmanızı tavsiye ederken, Esra Düzdağ peynir ve yumurtayı, Yasemin Soysal ise kekikli, naneli zeytinyağını ve peyniri kahvaltı mönüsüne alıyor.

ÇORBA
(Aldığı oy: 3)
"Sağlıklı yemek," denilince ilk akla gelen besinlerden biri tabii ki çorba. Hem doyurucu hem de hazırlaması kolay olduğu için sahurda da çok fazla tercih ediliyor. Sahurda içeceğiniz çorba, sizi uzun süre tok tutacağı gibi sıcak bir şeyler yeme ihtiyacınızı da karşılar. Mis gibi çorbanın en hası Gamze Bursa'ya göre ezogelin, Hasan Açanal'a göre mercimek, Vedat Başaran'a göre ise paparalı tarhana. Kendi beğeninize göre kaşarlı domates, yoğurt veya tavuk suyuna çorba da yapabilirsiniz.

MEYVE
(Aldığı oy: 3)
Gün geçmiyor ki yeni bir meyvenin faydasını öğrenmeyelim. Ramazan ayında canlı kalmak istiyorsanız sahurda meyve tüketmekte fayda var. Jüri üyelerimizden Ayşe Tüter karpuzu, Yasemin Soysal çileği, Banu Kazanç ise her türlü meyveyi tavsiye ediyor.

TOST
(Aldığı oy: 3)
Sahur vakti evde yiyecek hiçbir şey yok, üstelik uykulusunuz ve tok tutacak bir şeyler lazım. Öyleyse iki dilim ekmek, biraz peynir yeter sıcacık bir tost için... Jüri üyelerimizden Nadire İçkale, Ayşe Tüter ve Ender Saraç, sahurda tost yemeyi öneriyor.

PİDE
(Aldığı oy: 2)
Gecenin en yumuşak lezzeti olan pide, basit bir sandviçi harika bir yemeğe dönüştürebilir. Yumurtalı veya yumurtasız, susamlı veya susamsız gibi çeşitleri olan bu geleneksel lezzeti sahurda da yiyebilirsiniz. Pideye doyamayan jürilerimiz, Banu Kazanç ve Gamze Bursa.

SEBZELİ KREP
(Aldığı oy: 1)
Hem sebze hem de karbonhidrat ihtiyacınızı karşılayan ilginç bir öneri beslenme ve diyet uzmanı Ender Saraç'tan geliyor. Bu lezzeti istediğiniz sebzeyle hazırlayarak sahur vaktini neşelendirmek ise sizin elinizde.

ÇAY
(Aldığı oy: 1)
Jüri üyelerimizden Nadire İçkale'nin tavsiyesi olan çay, sahura kalkınca uyku mahmurluğumuzu alan milli içeceğimiz. Hem de ne olursa olsun sahurda sıvı tüketmekte büyük fayda var.

ERİŞTE
(Aldığı oy: 1)
Erişte hem tok tutar hem de oldukça besleyicidir. Ama gereğinden fazla tüketmemekte fayda var; çünkü sonrasında yatacaksanız, uyumakta zorlanabilirsiniz. Erişte, jüri üyelerimizden Semih Somer'in önerisi olarak listemize girdi.

Hasan Açanal (Gastronomi uzmanı)


Çorba (Mercimek)
Aya köftesi (Bulgurlu)
Dövmeç (peynir, kuru yufka ekmeği, soğan, yeşil biber)
Patlıcan közleme

Vedat Başaran (Feriye Lokantası'nın işletmecisi ve şefi)


Boşnak böreği
Paparalı tarhana
Haşlanmış yumurtalı kahvaltı
Taze vişne kompostosu

Gamze Bursa (Yemek stilisti)


Kuymak (Karadeniz'in mıhlama da denilen mısır un, tereyağı ve peynirin eritilmesiyle yapılan bir yiyeceği) Pide
Elma kompostosu
Ezo gelin çorbası

Esra Düzdağ (Sofra dergisi yayın yönetmeni)


Peynir ve yumurta
Çavdar ekmeği
Börek
Komposto

Nadire İçkale (İşkadını)


Yağsız kepek ekmeğine tost
Çay

Banu Kazanç (Diyetisyen)


Kahvaltı (5-10 zeytin, 50 gram peynir, bal veya reçel)
Meyve
Ekmek veya pide

Ender Saraç (Diyetisyen)


Ispanaklı yağsız kol böreği
Sebzeli krep
Bol yulaflı müsli
Çavdar ekmeğine kaşarlı tost

Semih Somer (Mutfak Dostları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi)


Börek
Hoşaf (vişne veya çilek)
Erişte
Bamya

Yasemin Soysal (Düşünce Gücü ile Zayıflama kitabının yazarı)

Roka, çilek ve reyhanlı salata
Bazlama
Zeytinyağı (Kekikli ve naneli)
Peynir

Ayşe Tüter (Yemek yazarı)

Kızarmış ekmek-peynir, tost
Karpuz
Komposto
Hafif yağsız börek

SPOR YAPARKEN SIKILIYOR MUSUNUZ ? O ZAMAN ANTREMAN SÜRENİZİ KISALTIN...

Spor yaparken sıkılanlardan mısınız ? Ne zaman bitecek diyenlerden misiniz ? Yada yoğun iş temponuzda spor salonunda uzun saatler geçirmeye vaktiniz mi yok ?

Bunların hiçbirisi spor yapmamak için bahane değil...Herşeyin olduğu gibi bununda çözümü var...Hemde çok daha faydalı bir çözüm...

Felsefemiz şu olmalı...Minimum hareketle , minimum zamanda, maksimum kas grubu çalıştırmak ve maksimum kazanç sağlamak...

Nasıl mı ?

İşte size bir program...

1 - 10 dk Koşu Bandı MMA



Dövüş sporu yapanların kullandığı bu cardio egzersizi kısa zamanda vücudu ısıtmak ve yağ yakımına hazırlamak için muhteşem bir seçim...

1 dakika normal tempo yürüyüş
1 dakika hızlı tempo yürüyüş
2 dakika hızlı tempo koşu ( 9 ve üzeri )
1 dakika hızlı tempo yürüyüş
2 dakika hızlı tempo koşu
1 dakika hızlı tempo yürüyüş
1 dakika depar ( 10 ve üzeri )
1 dakika normal tempo yürüyüş


2 - Barfiks


İşte size mucize egzersiz...Barfiks sayesinde vucüdunuzda neredeyse çalışmayan kas grubu yok...Ayrıca farklı tutuş şekilleri ile çok daha etkili hale getirilebilir...Size tavsiye edeceğim program şudur...

1 - Avuç içleri karşıya bakacak şekilde ve geniş tutuş yapıp 10 tekrar yapalım...

Dikkat etmemiz gereken nokta kendimizi çekip bırakırken vücudumuzun kontrolünü kaybetmemek ve sallanmasını önlemek...

2 - Avuç içleri biribirine bakacak şekilde dar tutuş yapıp 10 tekrar yapalım...

3 - Avuç içleri karşıya bakacak şekilde omuz genişliğinden daha dar bir tutuş yapıp 10 tekrar yapalım...

Set araları maksimum 1 dakika dinlenme yapalım...

Bakın toplam 30 barfiks yaptık kaç dakikanızı aldı ? İnanın şu anda bile çalışmayan kas grubunuz yok...


ŞINAV

İşte her yerde yapabileceğiniz en basit egzersizlerden biri...Bu basit egzersiz farklı kombinasyonları ile vücudunuzda çalışmayan bir kas grubu bırakmayacak...İşte en uygun program...

10 tekrar diamond push ups

10 tekrar omuz genişliği şınav

10 tekrar omuz genişliğinden daha açık şınav

Şimdi 1 dakika dinleniyoruz ve...

2 adet dumbell alıyoruz...avuç içlerimiz karşıya bakacak şekilde omuz genişliğinde dumbell ları tutup 20 tekrar şınav yapıyoruz...

Şimdi tekrar 1 dakika dinleniyoruz

Bu kez dumbell ları avuç içleri birbirine bakacak şekilde omuz genişliğinde tutarak 20 tekrar daha yapıyoruz...

1 dakika daha dinleniyoruz ve son olarak


12 tekrar sağlık topuyla şınav yapıyoruz...aynen şekilde gördüğünüz gibi her tekrarda topu el değiştirerek ara vermeden 12 tekrar yapıyoruz...

İşte size maksimum bir 10 dakika daha harcattık fakat yine neredeyse çalışmayan kas grubunuz kalmadı...


Şimdi bir sağlık topu alalım ve çalışmayan kas gruplarımıza yüklenelim...


Aynen şekildeki gibi 15 tekrar squat ve zıplama yapalım...Standart squat ve tam hareketi yukarıya doğru tamamlarken zıplayız yapıyoruz...

1 dakika daha dinlenelim ve 15 tekrar daha yapalım..

Birazda miğde egzersizi yapıp programı tamamlıyoruz...


Standart crunch yapıyoruz...50 tekrar aralıksız...

Hemen ardından


Şekildeki gibi alt karın çalıştırıyoruz...Aralıksız 25 tekrar...

1 dakika dinlenme

Aralıksız 25 tekrar daha...

Ve son olarak tabii ki...

Plank ve Side Plank

60 saniye den 2 tekrar plank

30 ar saniyeden 2 şer tekrar da side plank yapıp antremanı tamamlıyoruz...





Şimdi antremana başladığınız saate bakın...Harcadığınız efor yaktığınız kalori çalıştırdığınız kas grubunu göz önünde bulunduralım...Evet işte gördüğünüz gibi minimum zaman harcayarak minimum hareket sayısı ile maksimum kazanç diye buna denir...

KOLAY GELSİN...

18 Temmuz 2011 Pazartesi

Mucize Meyve İncir

İncir herhangi bir meyve ya da sebzeye göre en yüksek lif içeriğine sahiptir. Sadece 1 adet kuru incir 2 gram lif sağlamaktadır, ki bu tavsiye edilen günlük ihtiyacın %20′si’dir. Son 10-15 yılda yapılan araştırmalar, bitkisel gıdalarda bulunan liflerin sindirim sisteminin düzgün olarak çalışması açısından çok önemli olduklarını ortaya koymuştur. Besin olarak alınan lifin sindirime yardımcı olduğu ve bazı kanser türlerinin riskini azaltmada etkili olduğu bilinmektedir. Beslenme uzmanları lif alımını artırmanın ideal bir yolu olarak, lif açısından zengin olan incir tüketimini tavsiye etmektedirler.
Lifli yiyecekler çözünür ve çözünmez olarak ikiye ayrılırlar. Çözünmez lif açısından zengin gıdalar, vücuttan atılacak maddelere su kazandırarak bağırsaklardan geçişi kolaylaştırlar. Böylece sindirim sistemini hızlandırırarak, düzenli çalışmasını sağlarlar. Ayrıca çözünmez lifli besinlerin kolon kanserine karşı koruyucu olduğu da tespit edilmiştir. Çözünür lif açısından zengin besinlerin ise kandaki kolesterol seviyesini %20′den fazla düşürdükleri ortaya konmuştur. Bu nedenle kalp hastalıklarının riskini azaltmak açısından büyük önem taşırlar. Eğer kanda fazla miktarda kolesterol varsa, bu kan damarlarında birikir ve kan damarlarının sertleşmesine, daralmasına yol açar. Kolesterol, hangi organın damarında birikirse o organa ait hastalıklar ortaya çıkar. Örneğin, kalbi besleyen atardamarlarda kolesterol birikimi olursa, göğüs ağrısı, kalp krizi gibi sorunlar oluşur. Böbrek damarlarında kolesterol birikimi ise, yüksek tansiyon ve böbrek yetmezliğine yol açabilir. Ayrıca çözünür liflerin alımı mideyi boşaltarak, kan şekerini düzenlemesi açısından da önem taşır, çünkü kan şekerindeki ani değişiklikler hayati riskler taşıyan rahatsızlıklarla sonuçlanabilir. Nitekim beslenmeleri lif açısından zengin olan toplumların kanser ve kalp hastalıkları gibi rahatsızlıklara daha az oranda yakalandıkları tespit edilmiştir.

California İncir Danışma Kurulu’na (California Fig Advisory Board) göre, meyvelerde ve sebzelerde bulunan antioksidanların insanları birçok hastalıktan koruduğuna inanılmaktadır. Antioksidanlar, vücudumuzdaki kimyasal reaksiyonlar sonucu oluşan veya dışardan alınan zararlı maddeleri (serbest radikalleri) etkisiz hale getirirler ve hücrenin tahrip edilmesini engellemiş olurlar. Scranton Üniversitesi tarafından yürütülen araştırmada, kuru incirin, antioksidan bakımından zengin fenol bileşimine diğer meyvelere göre çok daha fazla sahip olduğu belirlenmiştir. Fenol, mikroorganizmaları öldürücü -antiseptik- bir madde olarak kullanılmaktadır. Scranton Üniversitesi’nde yapılan değerlendirmelere göre, İncirdeki fenol miktarı, diğer meyvelerle kıyaslandığında çok daha fazladır.
New Jersey’deki Rutgers Üniversitesi tarafından yürütülen araştırmada ise, kuru incirin içerdiği omega-3, omega-6 yağ asitleri (EFA: Essential fatty acids: vücut için zaruri yağlar) ile fitosterol (bitkilerde bulunan yağımsı madde) sayesinde kolesterolü düşürücü olarak da önem taşıdığı anlaşılmıştır. Bilindiği gibi omega-3 ve omega-6 yağ asitleri vücutta üretilemezler ve gıdalarla alınmaları gereklidir. Ayrıca bu yağlar özellikle kalp, beyin ve sinir sisteminin sağlıklı şekilde işlev görmesi açısından vazgeçilmez öneme sahiptirler. Fitosterol ise, hayvansal gıdalardaki kalp ve damar sağlığı açısından tehlikeli olan kolesterolün yolunu tıkayarak kana karışmadan vücuttan atılmasını sağlar.
California İncir Danışma Kurulu tarafından “adeta doğanın en mükemmel meyvesi”olarak bahsedilen incir, insanoğlunun bildiği en eski meyvelerden biri olmasına rağmen, gıda üreticileri tarafından yeniden keşfedilmektedir. Çünkü besin değerinin yüksek olması, sağlık için faydaları, bu meyveye ayrı bir önem kazandırmaktadır.
İncir hemen hemen her özel diyetin parçası olabilir: İncir doğal olarak yağ, sodyum ve kolesterol içermediği ve yüksek lif oranına sahip olduğu için, kilo vermeye çalışan kişiler için de uygun bir besindir. Aynı zamanda incir, bilinen tüm meyvelere göre en yüksek mineral içeriğine sahiptir. 40 gram incir, 244 mg potasyum (günlük ihtiyacın % 7′si), 53 mg kalsiyum (günlük ihtiyacın %6′sı) ve 1.2 mg demir (günlük ihtiyacın %6′sı) içermektedir. İncirde kalsiyum oranı çok yüksektir; meyveler arasında kalsiyum içeriği açısından portakaldan sonra ikinci sırada gelmektedir. Bir kase kuru incir, bir kase süt ile aynı miktarda kalsiyum sağlamaktadır.
İncir, uzun süreli hastalıklardan sonra hızlı şekilde iyileşmeye yardımcı olan, güç ve kuvvet veren bir ilaç olarak da düşünülmektedir. Fiziksel ve zihinsel zorlanmayı ortadan kaldırır ve vücuda enerji ve güç sağlar. İncirin en önemli besin öğesi, tüm meyvenin % 51-74′ünü oluşturan şekerdir ve tüm meyveler arasında en yüksek şeker oranını içermektedir. Ayrıca incir, astım, öksürük ve soğuk algınlığı gibi durumlarda da tedavi amaçlı tavsiye edilmektedir.
Burada çok sınırlı olarak yer verdiğimiz incirin faydaları, Allah’ın insanlar üzerindeki rahmetinin bir göstergesidir. Rabbimiz zevkle yenen bu meyve içerisinde, insanın ihtiyacı olan maddeleri, onun sağlığına uygun bir denge ile, adeta paketlenmiş şekilde yararına vermektedir. Allah’ın bu özel nimetinin Kuran’da zikredilmesi de, incirin insanlar için önemine bir işaret olabilir. (En doğrusunu Allah bilir.) İncirin besin değerinin, insan sağlığı açısından öneminin, ancak gelişen tıp ve teknolojik imkanlarla tespit edilebilmesi, kuşkusuz Kuran’ın, herşeyin bilgisine sahip Allah’ın sözü olduğunun göstergelerinden biridir.

22 Mart 2011 Salı

HANGİ KASLARINIZI İHMAL EDİYORSUNUZ ? HANGİ KASLARINIZ ZAYIF ?

Acaba bazı kaslarınızı ihmal mi ediyorsunuz ? Zayıf kalan vücut bölgeniz hangisi ve bu hataları nasıl düzeltebilirsiniz ?

Gelin ufak bir testle cevapları birlikte bulalım...

Artık aynaya bakmayı bırakalım...zaten üstüne düşmemiz gereken kaslar aynada göremediklerimiz...Vücudumuzun arka kısmında bulunan bu kaslar tüm antremanlarda çok daha iyi bir performans sergilememizi sağlar.Bu bölgeyi yeteri kadar çalıştırmazsanız çeşitli sakatlıklara davetiye çıkartmış oluruz.Bu hatalara düşmemek için gelin aşağıdaki testi birlikte çözelim..

Test 1 20 Swiss ball leg curl

Sırt üstü yatın baldır ve topuklarınızı dizleriniz 45 derecelik bir açıyla kırık olacak şekilde swissball un üzerine yerleştirin.Kollarınız yana doğru açık olsun.Şimdi belinizi havaya kaldırın ve topuklarınızı çekerek swissball u kendinize doğru yuvarlayın.Bir saniye duraklayın ve başlangıç pozisyonuna geri dönün.Bu bir tekrar demek.

Eğer yapamıyorsanız hamstring kaslarınız zayıf demektir.Bacak arkanızın üst bölümünde bacağınızı uzatmaya ve çevirmeye yarayan 3 farklı kas grubu bulunur.Zayıf hamstring kasları vücut dengenizi bozar.Bu da diz bel ve sırt sakatlıklarına yol açabilir.

Düzeltme : Romanian deadlift programını egzersizlerinize ekleyin.Bir antreman programınızın sonuna 8 tekrardan üç set olarak Romanian deadlift yapın.Daha sonra 2 maksimum tekrardan swiss ball leg curl ezgersizi ile antremanınızı bitirin.

Test 2 Beş saniye boyunca bat wing

Bir sehpaya sırt üstü uzanın ve iki elinize ağır birer dumbbell alın.Dumbbell ların her biri vücut ağırlığınızın % 25 i kadar olsun.Ağırlıkları göğüs kafesinize doğru götürürken başparmaklarınızın koltuk altlarınıza yakın olmasını sağlayın.Hareketin en üst noktasında kürek kemiklerinizi beş saniye boyunca sıkıştırın ve ağırlıkları indirin.

Eğer bunu yapamıyorsanız romboid kaslarınız güçsüz demektir.Bu kaslar kürek kemikleriniz ile omurganız arasındadır ve göğüs ile kol hareketlerinizde aktif rol oynar.

Düzeltme : Daha hafif bir ağırlıkla çalışmaya başlayın , hareketin en üst noktasında bir saniye bekleyin.Bunu sekiz tekrardan 3 set olarak her hafta yapın.Yavaş yavaş ağırlıkları arttırmaya çalışın.

Test 3 Beş barfiks

Bir barfiks barını kavrayın , elleriniz omuz genişliğinden biraz daha açık olsun.Avuç içleriniz karşıya bakacak şekilde olsun.Bu şekilde 5 barfiks çekin.

Eğer bunu yapamıyorsanız kanat kaslarınız zayıf demektir.Bu kaslar tüm vücut hareketlerinde önemli rol oynar ayrıca vücudun duruşu içinde çok önemlidir.

Düzeltme : Durmadan maksimum kaç tekrar barfiks çekebildiğinizi belirleyin.Bu sayıdan bir çıkarın ve o sayıyla 3 set yapın.Eğer hiç yapamıyorsanız 3-5 tekrardan üç set olarak pullup aletinde çalışın.Ayrıca tüm row egzersizleride barfiks performansınızı arttıracaktır.

11 Mart 2011 Cuma

Yağ yakıcı özelliğe sahip besinler hangileri ?

Aşağıda yer alan 10 yağ yakıcıdan yemek listenize ne kadar çok eklerseniz o kadar iyi. Çünkü bu gıdalar kilo vermenizi hızlandırır…

1. Diyet yaparken, normal süt yerine yağsız süt içmeyi tercih edin. Yarım litre az yağlı süt, günlük kalsiyum ihtiyacınızın bir miktarını karşılıyor.

2. Fazla abartmadan az miktarda tüketeceğiniz kırmızı biber, vücut ısınızın artmasını sağlar. Vücut ısınızın artması sayesinde metabolizmanız da hızlanır.

3. Yeşil çay yağ oluşmasını yavaşlatır, enerji kullanımını hızlandırır.

4. Zencefil içerdiği gingerol sayesinde metabolizmanın fazla çalışmasını sağlar ve sindirimi hızlandırır.

5. Kırmızı et yağlı olduğu için, onun yerine beyaz et tercih etmeniz, yağ yakımı açısından daha faydalı.

6. Somon balığı içerdiği zengin iyot sayesinde, tiroit hormonunun salgılanmasında etkili. Bu şekilde tiroit dengenizi kurmanıza yardımcı oluyor.

7. Su sadece susuzluğunuzu gidermez, aynı zamanda midenizi doldurur ve açlık hissinizi azaltır!
Yemeklerden 20 dakika önce içeceğiniz bir bardak su, tokluk hissi sağlar. Günde iki litre su içmek çok faydalı.

8. İştah dindirme özelliğine sahip olan tarçın, yağ yakımını da hızlandırır.

9. Limon, içerdiği C vitamini sayesinde yağların kolay yakılmasını sağllar.

10. Sarımsak kan dolaşımına ve sindirime yardımcı olur.



Yağ Yakıcı Bitkiler ve Faydaları

Kırmızıbiber; vücudun kan dolaşımını hızlandırarak ısıyı arttırmaya yarayan capcaicin denilen biberin içinde bulunan acı madde, vücudun forma girmesine yardımcı oluyor.

Greyfurt; greyfurt vücudun enerjisini arttırarak acıkmanıza engel olmaktadır. Ayrıca içinde bulunan C vitamini formunuzu korumaya yardımcı olmaktadır.

Hindiba; tatlı krizine girenler için oldukça faydalıdır. Çünkü içinde bulunan maddeler sayesinde metabolizmanın düzenli şekilde çalışmasını sağlıyor. Bu sayede tatlıya olan iştahınız azalmaktadır.

Yoğurt; metabolizmanın düzenli şekilde çalışması için kalsiyum şarttır. Kalsiyum olmadan metabolizma sınırlı bir şekilde çalışır. Bu nedenle beslenme düzenine dikkat etmelisiniz. Yoğurt vücudun yağ yakımını hızlandırarak kilo almanızı engellemektedir.

Bazı besinler vardır ki kendinizi yemekten alı koyamazsınız. Bir tane yiyeyim derken bir bakmışsınız tabaktakiler bitmiş. Ancak bazı besinler vardır istediğiniz kadar yeseniz kilo almazsınız hatta zayıflarsınız.

Brokoli ve yaban mersini bu besinlerin başında gelir. Vücudu dengede tutarak ihtiyacınız olan enerjiyi karşılar. Diyet listenizde bu iki besin mutlaka bulunmalıdır.

Yağ yakmaya yardımcı diğer besinler

Acı marul; vücutta oluşan fazla yağların dışarı atılmasını sağlar. Ayrıca yağ metabolizmasını dengede tutar.
Çilek; diyette en büyük yardımcınız çilektir. Bağışıklık sistemini güçlendirir ve sindirime yardımcı olur.
Elma; elmanın da sindirimi güçlendirdiği gözlenmiştir. Ayrıca cildi güzelleştirir ve pürüzsüz bir görünüme sahip olmanızda yardımcıdır. Düzenli şekilde yenirse kilo vermenizi sağlamaya yardımcıdır.
Yulaf ve kuru üzüm karışımı; yulaf yok kalmanızı sağlar ve yulafın içerdiği maddeler yağ yakılımını kolaylaştırır. Enerji verir.

Papaya; sindirim sisteminizi düzenler.

Ananas; sindirim sistemini güçlendirir ve sindirimi kolaylaştırır.
Bal kabağı; kilo vermenizde yardımcı en iyi besinlerden birisidir. Ayrıca düşük kalorisi ile zayıflamanıza faydalıdır.
Sirke; araştırmalara göre sirke, vücutta yağ parçalamaya yardımcı olacak genleri harekete geçirdiği gözlenmiştir. Bu yüzden günde bir kaşık herhangi bir içecekle karıştırılarak içilmelidir. Fakat soda ve sütle karıştırılırsa daha iyi olur.
Besinler kadar bazı içeceklerde yağ yakan özelliğe sahiptir. Bunların başında su gelmektedir. Su bol bol içilmelidir. Diyet içeceklerde aşırıya kaçılmadığında faydalıdır. Suyun yanı sıra yeşil çayda faydalı bir içecektir. Kilo vermeyi hızlandırır ve sindirim sisteminize yardımcıdır. Taze sıkılmış meyve suları yağ yakmada faydalıdır.

9 Mart 2011 Çarşamba

DANİMARKA SALATASI.MÜTHİŞ BİR LEZZET !!

Danimarka Salatası


Açıklama

Pirinci çok diri kalacak şekilde haşlayıp, süzün. Karidesleri ve midyeleri(dondurulmuş değilse), şeker ve sarımsakla suda haşlayıp kabuklarını soyun ve haşlanmış pirince ilave edin.

Malzemeler

300 gr pirinç
300 gr midye
300 gr karides
200 gr bezelye
1 küçük soğan
1 diş sarmısak
1 tatlı kaşığı toz şeker
6 sap kereviz
maydanoz
sirke
sıvıyağ
un
tarçın

Tarifi



Pirinci çok diri kalacak şekilde haşlayıp, süzün. Karidesleri ve midyeleri(dondurulmuş değilse), şeker ve sarımsakla suda haşlayıp kabuklarını soyun ve haşlanmış pirince ilave edin. Daha sonra da bu karışıma doğranmış kereviz saplarını ve haşlanmış bezelyeyi katın. Maydanozu ince ince kıyıp üstüne serpiştirin. Diğer yanda rendelenmiş soğanı, sirke, tuz, yağ, biber, tarçın ile karıştırarak sos hazırlayın ve salatanın üzerine döküp servis yapın.

SALATALIĞIN FAYDALARINI BİLİYORMUYDUNUZ ?

Salatalık bitkisi kimine sorarsınız sebze der kimine sorarsınız o ise meyve diye tutturur ve o konuda bir hayli ısrarcıdır. Ama konumuz bu değil çünkü; siz ne derseniz deyin salatalık zayıflama konuısunda yapılan araştırmalara göre önemli bir pay teşkil etmektedir. Bu bitki bünyesinde yaklaşık olarak % 96 oranında su bulundurmaktadır. Dolayısıyla düşük kalori içeren bir türdür. Orta adet bir salatalığın içerisinde 45 kalori bulunmaktadır. Yani 4 – 5 salatalık yediğimizde anca 250 kalori gibi bir değer elde edebiliyoruz. Bu nedenle de hem tok tutucu hem de zayıflamaya düşük kalori değerine sahip olmasında dolayı yardımcı olduğunu anlamak güç olmasa gerek.
Salatalık bitkisinin domates, elma, karpuz gibi zayıflamaya yardımcı olan bitkilerden bir üstünlüğü bulunmaktadır. O da uzun süre buz dolabında vs bölgelerde saklanabilme imkanı sağlıyor olmasıdır. Bu bitki botanik biliminde her ne kadar sebze olarak tanımlansa da halk arasında meyve diyenler de olmuyor değil. Ayrıca insanoğlunun tarım alanındaki gelişim sürecinde ona eşlik eden ilk bitki türlerindendir.
Gerek içerisinde yağ yakıcı enzimleri barındırması gerekse düşük kalor içermesi göz önüne alınırsa zayıflama konusunda bulunmaz eşsiz bir nimet olarak da düşünebiliriz. Salatalık içerisinde bulunan silika maddesi vücudun bağ dokusunu ve kolojen yapıyıda güçlendirir. Özellikle kemik doku, bağ doku ve tendon gibi hassas bölgelerin çoçukluk ve ergenlik döneminde gelişmesi için bol bol tüketilmelidir. Cilt maskelerinde çoğunlukla salatalığın bulunması içerisinde bulunan askorbik ve kafeik asitten kaynaklanır. Bu maddeler; kurumuş ciltleri nemlendirme de, melenin tabakasının güçlenmesinde kremler ve kürler içerisinde bolca yerini almaktadır. Bunun dışında güneş yanıklarına, göz problemlerine ve çeşitli dermatolojik rahatsızlıklara iyi geldiği bilinmektedir. Eğer evinizin önünde badem yetiştirebileceğiniz ufak bir alan dahi olsa hiç bu fursatı kaçırmayın demekten başka birşey söyleyemem.

BESİN DEĞERLERİ

100 gr. taze hıyarın içerdiği besin değerleri şunlardır: 15 kalori; 0,9 gr. protein; 3,4 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 0,1 gr. yağ; 0,5 gr. lif; 27 mgr. fosfor; 25 mgr. kalsiyum; 1.1 mgr. demir; 6 mgr. sodyum; 160 mgr. potasyum; 11 mgr. magnezyum; 250 IU A vitamini: 0,03 mgr. B1 vitamini; 0,04 mgr. B2 vitamini; 0,2 mgr. B3 vitamini; 0,042 mgr. B6 vitamini; 67 mcgr. folik asit ve 11 mgr. C vitamini.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Yukarıda sayılan besin değerlerinin yanı sıra;
o Hıyarın hafif yatıştırıcı bir etkisi vardır.
o Cildi yumuşatıcı etkileri de bulunan hıyar yüz maskelerinin ve çeşitli güzellik ürünlerinin bileşimine girer. Salt dilimlenilip sulu yüzeyinin yüze sürülmesinin bile teni yumuşattığı savunulmaktadır.

FARKINDA MISINIZ ? ASLINDA SAĞLIKLI BESİNLER TÜKETMEK NE KADAR KOLAY ?

Besinleri Nasıl Kombine Etmeliyiz ? Neleri nelerle yemeliyiz ?


Trofoloji hakkında bilgi

Trofoloji, yiyeceklerin birbirleriyle etkileşimini inceleyen bilim dalı. Yiyecek kombinasyonlarının önemi ilk olarak Amerikalı doktor William Howard Hay, MD (1866-1940) tarafından öne sürülmüştü. Daha sonra Hay`in yine bir Amerikalı doktor olan Herbert M. Shelton`un 1940`ta yayınlanan "Food Combining Made Easy" adlı kitabında yiyecekler kategorilere ayrılmıştır. Buna göre belirli yiyeceklerin birlikte yenilmesi yiyeceklerin yeterince sindirilmemesine, midede a
Trofoloji, yiyeceklerin birbirleriyle etkileşimini inceleyen bilim dalı. Yiyecek kombinasyonlarının önemi ilk olarak Amerikalı doktor William Howard Hay, MD (1866-1940) tarafından öne sürülmüştü. Daha sonra Hay'in yine bir Amerikalı doktor olan Herbert M. Shelton'un 1940'ta yayınlanan "Food Combining Made Easy" adlı kitabında yiyecekler kategorilere ayrılmıştır. Buna göre belirli yiyeceklerin birlikte yenilmesi yiyeceklerin yeterince sindirilmemesine, midede asit oluşumuna vs. neden olmaktadır. Yiyecek kombinasyonu fikrini popüler kitaplarıyla yaygınlaştıran ve aynı zamanda trofoloji terimini ilk kullanan kişi Daniel Reid ve kendi adıyla anılan rejimin mucidi Fransız yazar Michel Montignac'tır.

Besin Türleri

Sebze

Et ve yumurta gibi proteinler de dahil olmak üzere tüm karbonhidratlar ve yağlar ile en iyi kombine olan yiyecek grubudur. Sindirim fonksiyonlarını kolaylaştırarak diğer besinlerin de daha iyi hazmedilmesine neden olurlar. Sadece meyveler ile çok iyi bağdaşmamaktadırlar.

Proteinler

Diğer besinlerle daha iyi bağdaşan bitkisel proteinlerin haricindeki konsantre hayvansal proteinler asidik ortama ihtiyaç duyduklarından diğer besinlerle özellikle de nişastalı karbonhidratlarla birlikte tüketilmemelidirler. Çünkü karbonhidratlar alkalik hayvansal proteinler ise asidik enzimlere ihtiyaç duymaktadırlar.

Nişastalı karbonhidratlar

Günümüzde karbonhidratların çoğu rafine olduğu için içlerindeki nişasta oranı çok yüksektir. Tam tahıllar rafine olanlardan daha az nişasta içerirler ve sindirimleri kolay olduğu gibi diğer besinlerle daha iyi bağdaşırlar. Ancak beyaz ekmek, pasta, beyaz pirinç gibi rafine nişastalar et, yumurta, peynir gibi konsantre hayvansal proteinlerden ayrı yenmelidir. Nişastalı besinler pityalin enzimine ihtiyaç duydukları için ağızda iyi çiğnenmeli ve su dahil beraberlerinde hiçbir sıvı içecek kullanılmamalıdır zira pityalinin yoğunluğunu bu işlem azaltmaktadır.
Yağlar

Tereyağı ve sıvı yağlar karbonhidratların çoğu ve tüm sebzelerle birlikte tüketilebilmekte ancak midedeki gastrik salgıları engelleyerek etin sindirimini önlediği için et ve yumurta gibi konsantre hayvansal proteinlerle birlikte tüketilmemelidir. Ya ayrı tüketilmesi veya çok az miktarda kullanılması önerilmektedir.

Şeker

Rafine beyaz şeker modern dönemdeki en fazla asit oluşturucu besindir. Bu sebeple neredeyse tüm diğer yiyeceklerin iyi sindirilmesini engellemektedir. Şekerli tatlılar ve meşrubatlarla etin beraber tüketilmesi mide sıvılarının engellenmesi sebebiyle etin çürümesine, fermantasyonuna ve sonucunda da aşırı asit tüketimine neden olmaktadır. Nişastalı karbonhidratlarla alınması nişastanın emilimi için gereken pityalin salgısına engel olmasına ve nişastanın midede fermantasyonuna ve asit üretimine sebep olmaktadır.

Yiyecek Kombinasyonları

# Nişastalı yiyecekler daha kolay sindirilebilmeleri için ağızdaki pityalin enzimiyle başlayan alkali bir hazım ortamına ihtiyaç duyarken proteinli yiyecekler hidroklorik asitli bir asidik ortama ihtiyaç duymaktadır. Asit ve alkalilerin birbirlerini nötralize etmeleri sebebiyle her iki tür yiyeceğin bir arada yenilmesi sindirim rahatsızlıklarına yol açmaktadır. Protein ve Nişasta : Modern Batı diyetlerinin ana menülerinde yer alan bir kombinasyondur; et ve patates, hamburger ve kızartmalar, yumurta ve tost gibi. En kötü yiyecek kombinasyonlarının başında gelmektedir. Nişastadan dolayı ağızda başlayan pityalin salgısı etin sindirimi için gereken pepsin ve diğer asidik salgıları olumsuz etkiler. Ortaya çıkan indol, skatol, fenol, hidrojen sülfit, fenilpropiyonik asid gibi toksik maddelerdir.

# Asit ve Protein : Protein hazmedilmesi için asidik ortama ihtiyaç duymakla birlikte sadece hidroklorik asidin olduğu ortamda tam manasıyla işlev gören pepsin enzimi sebebiyle hidroklorik dışındaki diğer asidik yiyecekler pepsin salgısını baskılayabilmekte ve hazım işlevini sınırlandırmaktadır. Bu sebeple portakal suyu gibi asidik içeceklerle et ve yumurtanın, salatalara serpiştirilen aşırı sirke ile bifteğin birlikte tüketilmemesi gerekmektedir. Yiyecek kombinasyonundan söz eden yazarlar şu dokuz temel kurala uyarak daha iyi bir sindirim sistemine kavuşulacağını öne sürmektedirler.

# Asitli ve nişastalı besinlerin ayrı öğünlerde yenilmesi. Asidler, nişastanın sindirilmesi için gereken alkali ortamı nötürleştirirler ve sonuçta fermentasyon ve hazımsızlık ortaya çıkar.

# Proteinli ve karbonhidratlı yiyeceklerin ayrı öğünlerde yenilmesi. Proteinli yiyecekler hazmedilmeleri için asidik ortama ihtiyaç duyarlar.

# Her öğünde tek bir protein çeşidinin tüketilmesi.

# Proteinli ve asitli yiyeceklerin ayrı öğünlerde tüketilmesi. Asidik yiyeceklerin asitleri proteinin sindirilmesi için gereken asitle salgılanımını engeller. Sindirilmemiş proteinler bakteriyel ortamın oluşmasına yol açarlar.

# Yağ ve proteinlerin ayrı öğünlerde tüketilmesi. Bazı yağlı tohumların sindirilmesi uzun saatler alabilmektedir.

# Meyve şekeri ve proteinlerin ayrı öğünlerde tüketilmesi. Meyvelerin yemekten 2 saat önce veya 2 saat sonra tüketilmesi.
# Meyve şekeri ve nişastalı yiyeceklerin ayrı öğünlerde tüketilmesi.

# Karpuzun yanında başka bir besinin tüketilmemesi.

# Tatlıların öğün başlarında tüketilmemesi.

Alkalik ve Asidik Besinler

Vücudun alkalik ve asidik dengesi tüketilen yiyeceklerin asidik veya alkalik oluşlarına göre değişmektedir. Son zamanlarda gelişen bir diyet anlayışına göre insanların bedensel özellikleri, rahatsızlık tipleri, kilo oranları, yaşı vs. göre oranı değişmekle birlikte genel olarak ideal bir diyetin yüzde 75 alkali ve yüzde 25 asidik yiyeceklerden oluşması gerekmektedir. Aşağıdaki liste genel olarak asidik ve alkalik yiyecekleri göstermektedir:

Alkalin Grup

a)Sebzeler - Tüm çiğ sebzeler, tüm yeşil salatalar, bamya, börülce, brokoli, domates, fesleğen, filizli yiyecekler, havuç, ıspanak, kabak, karnabahar, kereviz, kırmızı deniz otu, lahana, marul, maydanoz, pancar, patlıcan, salatalık, sarımsak, semizotu, soğan, yeşil bezelye, yeşil fasulye, yeşil otlar, yeşil pazı, b)Proteinler - Yoğurt, yumurta, badem, fındık, brezilya kestanesi, fındık, keçi peyniri, keçi sütü, kestane, soya peyniri, tofu c)Yeşil ve kırmızı çay, Şitake ve Maitake mantarları.

 c)Meyveler- Hindistancevizi, böğürtlen, çilek, domates, elma, greyfurt, karpuz, kayısı, kuru incir, kuru üzüm, limon, mandalina, muz, portakal, şeftali, tropikal meyveler, üzüm.

d)Zeytinyağı

Asitik Grup

a)Un ve şeker - Unlu mamuller (Ekmek, makarna), beyaz ve kahverengi şeker b)Proteinler - Etler (biftek, balık, hindi vs.),sucuk, sosis, yağlar (ayçiçek, avokado),süt ve ürünleri - (süt, tereyağı vs.yoğurt hariç), dondurma, peynir c)Asidik sebzeler - Konserve, mercimekler, mısır, yağda pişmiş yiyecekler d)Tüm pirinçler e)Alkol (bira, viski, rom vs.), kahve, kakao, kola, meşrubat, sigara, f)Asidik meyveler - Erik, yabanmersini, konserve meyveler, hazır meyve suları.

Tartışmalar

Besin kombinasyonu teorisinin etkinliğinin ispatlanmadığı ve hiçbir besinin yüzde 100 nişasta veya proteinden oluşmadığı düşüncesiyle yiyecek kombinasyonu görüşüne şüpheli yaklaşan veya bu yaklaşımı eleştiren çevreler de bulunmaktadır. Bu tip kombinasyonların insanların çeşitli yiyecekleri tüketmesini engelleyerek tek tip bir beslenme sistemini dayattığı, oysa doğru ve iyi beslenmek için farklı ürün çeşitlerinin tüketilmesi gerektiği belirtilmektedir. Buna karşı konuyu tıp çevreleri dışına taşıyan yazar Daniel Reid bir yiyeceğin yüzde 15 kadar daha fazla protein içermesi durumunda onu proteinli yiyecek yüzde 20 veya daha fazla karbonhidrat içermesi durumunda karbonhidratlı yiyecek grubunda olduğunu ileri sürmekte ve yiyecek kombinasyonlarına katı bir şekilde yaklaşmamak gerektiğinin uyarısını yapmaktadır.

8 Mart 2011 Salı

KEFİR NEDİR ? KEFİR NEREDEN GELMİŞTİR VE FAYDALARI NEDİR ?

KEFİR

Kefir Kafkasya’ da yaşayan insanların sıklıkla kullandıkları sütün mayalandırılmasıyla elde edilen bir süt ürünüdür. Son yıllarda Avrupa ve Amerika’da yapılmaya başlanmış ve ülkemizde de Ziraat Fakültelerinin Teknolojisi bölümlerinde üretilmekte olup, sınırlı miktarda satışı yapılmaktadır.


KEFİR NEDİR ?

Kefir, kefir taneleri ile elde edilen Kafkas orjinli etilalkol ve laktik asit fermantasyonlarının bir arada oluştuğu tarihi geçmişi olan bir süt içeceğidir. Kefir çok karışık mikrobiyolojik yapıya sahiptir. Boyutları 0,5-3 cm arsasında değişir ve fındık yada buğday tanesi büyüklüğünde beyaz, beyaz-sarı arasında renklerde küçük karnabahar veya patlamış mısır görünümündedir.


KEFİR NERDEN GELMİŞTİR ?

Kefirin anavatanı Kafkaslardır. İlk kez Batı Asya’ da Türkler tarafından yapılan ve günümüzde pek çok ülkeye yayılan fermente bir süt ürünüdür. Kafkasyalılar kefiri su yerine içmekte ve gençlik iksiri olarak kullanmaktadırlar. Kafkaslardan dünyanın her tarafına yayılan Türkler bu içeceklerini beraberinde dünyanın her tarafına götürmüşler ve yaymışlardır. Şu anda bilimsel araştırma yapan fakülteler başta olmak üzere kuruluşlar kefirin faydaları üzerinde ciddi çalışmalar yapmakta ve önemli sonuçlara ulaşmaktadırlar.


KEFİR NELERE İYİ GELİR ?

Kullanımı ( içimi ) ve hazmı çok kolay olan kefir hücre yenileme özelliğine sahiptir. Mucize içecek kefir özellikle bağırsaklardaki maddelerin küreselleşmesini önlediğinden ömür uzatıcı olduğuna inanılır. Kafkasyalıların kefirin yararlarını bildiklerinden çocuklarına ile su gibi içirirler. Kafkasya’ da yüzyıldan fazla yaşamak çok sıra dışı bir durum değildir. Protein , yağ , laktoz ve mineraller bakımından hayli zengin ilaç tedavisi kesilmeden kullanıldığı zaman kandaki kötü kollestrolü azaltır, tansiyonu düşürür, idrarı sulandırır, vücuttan atılması gereken maddelerin gidişini kolaylaştırıyor, bağırsak hareketlerini hızlandırıyor, bulaşıcı, sarılık , eklem hastalıkları, ishal , kabız , kan kaybı, idrar torbası hastalıları, doğum sorunları, şeker düşürüyor ve en önemlisi KANSERİ GECİKTİRİYOR... Hazmının kolay , proteince zengin oluşu NEDENİ İLE Kefir hastalar ve çocuklar için önemli bir besindir.Hatta 20-30 günlük çocuklara bile günde bir iki kaşık içirilmesi önerilmektedir. Doktorlar, hastalarına ilaçların yanında birde kefir içmelerini tembihliyor.
Ayrıca yapılan araştırmalarda kefirin kadın ve erkeklerde cinsel gücü arttırdığı da bildirilmiştir. Hücre yenileme sayesinde de kadınlar tarafından cilt maskesi olarak kullanıldığı da bilinmektedir.
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Emel SEZGİN, Japonya’ da fareler üzerinde yapılan bir araştırmaya göre kefirin içinde yer alan maddelerin kanseri %53,6 oranında azalttığını ve ayrıca kefirin kanseri önleyici ilaçlarla kullanılması halinde kanserin tekrarlanma riskinin %67 oranında azalttığını da ortaya çıkarttığını belirtmiştir.( 22.02.2002 Star Gazetesi )
Ayrıca kefir sinirsel rahatsızlıklara, iştahsızlık ve uykusuzluk içinde yararlı olmaktadır.Ülser yüksek tansiyon , bronşit, astım hastalarının tedavisinde de kullanılmaktadır.


KEFİRİ KİMLER KULLANIR ?

Kefiri yaşı ne olursa olsun her yaştaki insan kullanabilir. Yan etkisi yoktur. Çocuklara bile rahatlıkla verilebilir.


KANSER HASTALARI TERCİH EDİYOR ?

Kefir, vücut direncini arttırıyor, sindirim sistemine yararlı oluyor. Bağırsakta kanser oluşturan etkenleri engelliyor. İlaç değil ama, kanser hastası olanlar, bu özellikleri nedeniyle kefiri tercih ediyor... Yapılan çalışmalar, kefirin, iştahsızlık ve uykusuzluğa da iyi geldiğini göstermiştir.


KEFİR TANESİ

Kefir Tanesi; fındık yada buğday büyüklüğünde, renkleri beyaz, beyaz-sarı arasında küçük karnabahar veya patlamış mısır görünümündedir. Boyutları 0,5-3 cm arasında değişir. Taneler sütü fermente edici rol oynar, en önemli özelliği fermantasyon sonunda süzülerek tekrar kullanılabilmesidir.Kefir taneleri kazein ve birbirleri ile ortak yaşayan mikroorganizmaların meydana getirdiği jelatinimsi koloniler oluştururlar. Çok karışık bir mikrobiyolojik yapıya sahiptir. Değişik araştırmacılar, değişik bölgelerden aldıkları kefir tanelerinde farklı sayıda, oranda ve cinste mikroorganizma tespit etmiştir.Tanede genel olarak laktik asit bakterileri, laktozu fermente eden ve edemeyen mayalar mevcuttur. Bazı tanelerde enterokok ve koliform grubu bakterilere de rastlanmıştır. Kefir tanesinde saf toz halde liyofilize kültürler üretilmiştir. Avrupa ülkelerinde ve A.B.D. de genellikle saf kültürlerden kefir üretilirken , Rusya , Asya , Doğu Avrupa ve Ortadoğu bugüne kadar laboratuvar koşullarında kefir tanesi üretmek mümkün olmamıştır.


BESİN DEĞERLERİ

Kefir, vücudun temel fonksiyonlarında ve çeşitli faaliyetlerinde kullanılan mineraller ve esansiyel aminoasitler bakımından zengindir. Kefirde bulunan proteinler kısmi sindirimi yapılabilen ve bu nedenle vücut tarafından kolay değerlendirilebilir yapılardır. Kefirde bol miktarda bulunan ve esansiyel amino asitlerden bir tanesi olan triptofanın , mineral maddelerden kalsiyum ve magnezyumun sinir sistemi üzerinde rahatlatıcı etkisi olduğu bilinmektedir.Vücudumuzda en çok bulunan ikinci mineral madde olan fosfor, hücre gelişimi ve enerji ihtiyacının karşılanması için karbonhidratların , yağların ve proteinlerin kullanımında kolaylık sağlamaktadır. Kefir B12 , B1 ve K vitamini bakımından da zengindir. B u vitaminlerin yeterli alınması durumunda gerek böbrek, karaciğer ve sinir sistemine gerekse deri rahatsızlıklarına sayısız fayda sağladığı bilinmektedir.

MUCİZE İÇECEK SÜT...ÇOCUKLUK GENÇLİK VE YAŞLILIK DÖNEMİNDE SÜT TÜKETİMİ

Dünyanın en yararlı içeceği süt, insanların doğumlarından itibaren aldıkları ilk besindir. İlk günlerinde annelerinin sütüyle beslenen bebeklere, daha sonraları hem anne sütü hem de hayvani sütler verilir. Süt bebeklerin narin vücutlarını sağlamlaştırır, güçlendirir.
Çocukluk döneminin ilk birkaç yılının, bir çocuğun gelecekteki sağlıklılığı üzerinde hayati bir önemi vardır. Gıdalar ve gıdaların önemli besin öğeleri, kuvvetli kemik ve diş, sıkı kas ve sağlıklı doku oluşturmaya yardım eden maddelerdir.

FatSüt, memeden kesilen çocuğun gıdasının önemli bir parçası olmaya devam eder. İki yaşın altındaki çocuklara tam yağlı süt verilmelidir. Çünkü sütteki yağın sağlayacağı enerji ve vitamin A’ya ihtiyaçları vardır. 2 yaşından sonra daha çeşitli gıdalarla beslenmeye başladıklarından diyetlerine Constityavaş yavaş yarım yağlı süt girebilir.
Ergenlik çağında besinlere ihtiyaç oldukça yüksektir. 12.5-15.5 yaş arasında erkek çocuklar daha hızlı büyürler ve yılda 10cm’ye kadar boyları uzayabilir. Büyüme hızı kızlarda biraz daha azdır.

Gençlerde Süt Tüketimi

Gençler için sağlıklı bir beslenme düzeni, mümkün olduğunca besleyici değeri yüksek olan çeşitli gıdaları içermelidir. Ergenlik çağında kalsiyum ihtiyacı kemiklerin büyüme ve gelişmesine bağlı olarak özellikle çok yüksektir.
Günde 500ml. süt veya eşdeğer miktarda peynir veya yoğurt, gençlerin kalsiyum ihtiyacını karşılayacaktır. Küçük bir kase yoğurt veya küçük bir parça peynir bir bardak sütün yerine geçebilir.
Süt aynı zamanda, enerji, protein ve çeşitli vitaminleri de sağlar ve yemek arası içecek olarak dişleri de korur.

Yaşlılık Döneminde Süt Tüketimi

Süt ve süt ürünlerinin uyumluluğu, çeşitliliği ve besleyici olması, bu ürünleri yaşlılar için de değerli kılmaktadır.
Yaşlı kimselerin besin ihtiyaçları genellikle daha genç yetişkinlerin ihtiyaçları ile benzerdir ve vitamin D dışında 65 yaşın üzerindeki kişiler için spesifik bir tavsiye yoktur. Enerji alımı azaldığında, diğer besinlerin alımı da düşecektir ve yetersiz beslenme riski artacaktır. Çeşitli besinleri baz alan dengeli bir diyet önemlidir.
Süt ve süt ürünleri gıdalara ilgisini kaybeden kişiler için özellikle önemlidir. Süt çeşitli gıdalarda çeşitli pişirme şekilleri ile kullanılabilir. Soslarda, puddinglerde, kahvaltılarda veya soğuk ve sıcak içeceklerde kullanılabilir. Süt ve peynir besleyiciliği arttırmak için diğer gıdalara eklenebilir (çorbalar, püreler gibi).
Yararları
* Kemik erimesini önler
* Mikrobik enfeksiyonlara karşı etkilidir
* İshali tedavi eder
* Mide rahatsızlıklarını giderir
* Sindirim sistemini düzene sokar
* Ülseri önler
* Beyine enerji verir
* Diş çürüklerini önler
* Kronik bronşiti önler
* Tansiyonu düşürür
* Yağsız süt, kolestrolü düşürür
* Kanserin önlenmesine yardımcı olur
 

6 Mart 2011 Pazar

PH MUCİZESİ...SADECE KİLONUZU DEĞİL TÜM YAŞAMINIZI DEĞİŞTİRİN..!!

Vücudun bütün kan hücrelerini dönüştürmesi üç veya dört ay alır. Yani, her üç veya dört ayda bir tamamıyla yeni kan hücrelerine sahip olursunuz. Sonuç olarak, bu programda on iki haftada, sahip olduğunuz kanın tamamına yakın bir kısmı sağlığın doruklarındaki yeni kan hücreleriyle değişecektir. Sağlıklı kan ile de sağlıklı bir vücuda sahip olacaksınız – ve bu sağlıklı vücudun fazla kilolarla hiçbir işi kalmamış olacak. Sağlıklı kilo vermek için Ph Mucizesi’ni yaşayın ve o da sadece kilonuzu değil tüm yaşamınızı değiştirsin. Hem de sonsuza kadar. Bundan üç ay sonra hem gerçek hem de mecazi anlamda bambaşka bir insan olacaksınız.

İdeal ve sağlıklı kilonuza ulaşabilmek için kaç kilo vermeniz gerekir? 5? 15? 50?...

Cevabınız kaç olursa olsun onu ikiyle çarpın. Zayıflamada pH Mucizesi’ ni uyguladığınız takdirde, ideal kilonuza ulaşmak için ihtiyacınız olan en fazla gün sayısını elde ettiniz.

Neye inanırsanız inanın, kilo vermenin yağ ile bir ilgisi yoktur, asitle ilgisi vardır. Bu nedenle yağ gramlarını, kolesterolü, karbonhidratları ve kalorileri unutun. Ünlü bir mikrobiyolog ve beslenme uzmanı olan Dr. Robert Young’a göre, ideal kilonuza ulaşmak sadece kanın hassas pH dengesini koruma meselesi.

İdeal kilonuza giden ilk adımınız vücudunuzu tam anlamıyla sulamak olmalıdır.Başlangıç için yeterince basit...SU İÇİN !!! ama tabi ki iyi su...alkalik su ( ph 9.5 veya daha fazla )


Vücudunuzun sağlıklı olması ve ideal kilosuna ulaşması için ihtiyaç duyduğu her şeyi vermeye sadık kalmalısınız...Bu noktada bir durun ne kadar suya ihtiyacınız olduğunu hesaplayın ve bu miktara nasıl ulaşacağınızı hesaplayın.

Vücudunuzdaki her 15 kilo için hergün 1 litre su içmelisiniz.Örneğin 60 kilo olan bir insan günde 4 litre su içmelidir.1 litre kabaca 4 bardak su eder.
Ama buna tabi ki birden başlamayın...Şu anda günde ne kadar su içtiğinizi hesaplayın...ama sadece su yani bunun yanına meyve suyu soda vs. eklemeyin...1 günde içmeniz gereken su miktarını hesaplayın ve aradaki farkı bulun...Hedefinize ulaşmak için eklemeniz gereken su miktarını 7 ye bölün ve kendinize bir program yapın.

Diyelim 82 kilosunuz ve günde 6 litre elektron zengini alkalik su içmeniz gerekiyor.Zaten günde 2.5 litre içiyorsanız 3.5 litre daha eklemeniz gerekmektedir.Bunu 7 ye bölecek olursak bir sonraki haftaya kadar günde yarım litre arttırmalısınız.Yani ilk gün 3 sonraki gün 3.5 sonraki gün 4 litre diye arttırarak hedefe ulaşın...Bu ömür boyu süren bir plan olacağından acele etmeyin...Ne kadar sürede adapte olabilecekseniz ulaşmanız gereken su içme miktarına o kadar sürede yavaş yavaşda ulaşabilirsiniz.

İlk başta bu kadar fazla su içmenin fazla geleceğinin farkındayım.Pek çoğunuz için bu büyük bir değişiklik olacaktır.Ama başladıktan sonra vücudunuza ne kadar fazla su verirseniz daha fazlasına ihtiyacı olduğunu fark edeceksiniz.Bir süre sonra bunu düşünmenize bile gerek kalmayacak su içmek için can atacaksınız.

Bunun işe yaramadığını fark ederseniz ideal kilonuza ulaşmadan kilo vermeniz durursa yapmanız gereken ilk şey su içme miktarınızı kontrol etmek olmalıdır.İstediğiniz sonuca ulaşamadıysanız yada yarı yolda kaldıysanız tek neden inanınki ilk başta yaptığınız şeyleri bırakmanızdır.Tam anlamıyla su içmeyi bırakmışsınızdır.Ama vücudunuzun ihtiyacı olan alkalik suyu tekrar içmeye başladığınız anda kilolar tekrar erimeye başlar.

Yani bu durumda yolunuzu kaybettiğiniz anda atacağınız ilk adım...bu yoldaki ilk adımı attığınız noktaya dönmektir...!!!

5 Mart 2011 Cumartesi

Ne Yersen O'sun


Besin Kalitesi sağlığımızı her bakımdan etkiler

Tükettiğimiz yiyeceklerin niteliği sağlığımız için büyük önem taşır. Sürekli ölüp yenilenen hücreler ile bedenimiz bitmek bilmeyen bir değişim içindedir. Bedenimizdeki her bir hücre ve doku, yediğimiz, içtiğimiz ve evet, sistemimize aldığımız toksinleri bile yakıt, yapı taşları ve onarım malzemesi olarak kullanır.

Besinlerimiz doğal mı?

Ticari olarak yetiştirilen yiyeceklerin çoğunda kimyasal zehirler bulunur. Sebze yetiştiriciliğinde böcek ilaçları, yabani ot ilaçları ve mantar ilaçları kullanılır. Nadasa bırakılmayan toprakların azalan verimliliğini artırmak için kullanılan kimyasal gübreler bu topraklarda yetişen sebzelerin besin değerlerini düşük bırakır. Hayvanlara, hastalıktan korunmaları için bir yandan antibiyotik yüklemeleri yapılırken öte yandan büyümeleri hızlansın diye büyüme hormonları verilir. Bu besinler soframıza gelmeden daha bir sürü işlemden geçerek niteliklerini iyice kaybederler. Beyazlatılıp, gıda boyaları ve sentetik tatlandırıcılar ilave edilir. Sonra da plastik poşetlere sokulup dondurulurlar. Çoğumuz bu besinlerle yaşamımızı sürdürüyoruz. Belki de buna 'ancak ayakta kalıyoruz' desek daha doğru olur!

Besin seçimlerimiz bizi hücrelerimize kadar etkiler

Bu zehir dolu ve besin değerini yitirmiş yiyecekleri günlük tüketiyorsanız, 'bugünkü siz'i bunların oluşturduğunu bilin. Bu ürünlerin içerdikleri zehir hücrelerimize ve DNA mıza zarar verir. Bu yiyeceklerin uzun süreli tüketimi, gelişmiş ülkelerde rastlanan ve modern yaşam tarzından kaynaklanan hastalıkların temel sorumlusudur.
Besin değeri yüksek organik sebzeler seçin
Organik sebzeler, hiçbir zehirli ilaca maruz kalmamış, organik atıklarla zenginleşmiş, mineral açısından zengin topraklarda doğal gübreler kullanılarak yetiştirilir. Bu toprakların içeriğindeki besinler üzerinde yetişen tahıllara, sebzelere ve meyvelere, onlardan da doğru seçimi yapan insanlara geçer. Bu mineraller ve vitaminler eşliğinde sentezlenen bitkisel besinler hem yiyeceklerin lezzetini artırır hem de hücrelere enerji sağlayarak sağlıklı bir hücre yenilenmesi ve onarımını harekete geçirir. Bu besinler diğerleri gibi bizi zar zor ayakta tutmaktan çok daha fazlasını yaparak coşku dolu yaşamamızı sağlarlar.

Besin değeri yüksek, taze ve tam yiyecekleri tercih edin

Organik sebzeler, hiç zehirli ilaçlara maruz kalmamış, organik atıklarla zenginleşmiş, mineral açısından zengin topraklarda doğal gübreler kullanılarak yetiştirilir. Bu toprakların içerdiği besinler üzerinde yetişen tahıllara, sebzelere ve meyvelere, onlardan da doğru seçimi yapan insanlara geçer. Bu mineraller ve vitaminler eşliğinde sentezlenen phytonutrients olarak bilinen bitki besinleri hem yiyeceklerin lezzetini artırır hem de hücrelere enerji sağlayarak sağlıklı bir hücre yenilenmesi ve onarımını harekete geçirir. Bu besinler diğerleri gibi bizi zar zor ayakta tutmaktan çok daha fazlasını yaparak coşku dolu yaşamamızı sağlarlar.

Besin değeri yüksek taze ve tam yiyecekleri tercih edin

Sadece tam tahıllar gibi işlenmemiş gıdalar doğanın bedenimiz için tasarladığı ve ihtiyacımız olan besin çeşitliliğine sahiptir. Örneğin beyaz ekmek organik olabilir, ama işlem sırasında besin değerinin önemli bir bölümünü kaybeder. İşlemden geçmiş, şişelenmiş, konservelenmiş, kavanozlanmış, kısaca paketlenmiş her türlü gıdadan uzak durun.

Çiğ yiyin, enzimlerden yararlanın

Enzimler sindirim de dahil olmak üzere tüm kimyasal süreçlerin hızını ve etkisini artıran katalizörlerdir. Taze, tam ve en önemlisi çiğ organik yiyeceklerin içerdiği enzimler, bedenimizin ihtiyacı olan en nitelikli besinleri sağlar. Ayrıca bu besinlerin sindiriminde minumum enerji tüketiriz. Böylece geriye bedenimizin kendini onarması ve yenilemesi için bol bol enerji kalır. Enzimlerin çoğu 48 derece ısıda ölürler. Yiyecekleri pişirmek enzimlerin yok olmasına bizim de onların sağladığı canlandırıcı niteliklerden mahrum kalmamıza neden olur.

Yaşamı seçin

Organik ve tam yiyecekleri mümkün olduğunca çiğ tüketin ve besin değeri yüksek yiyeceklerle bedeninizi yeni baştan yapılandırarak sağlığı ve zindeliği yakalayın

ZIPLAMANIN FAYDALARINI BİLİYOR MUYDUNUZ ? ZIPLYARAK KİLO VERELİM !!

Sıçramanın Faydaları

Gününüze canlılık katın!  Sıçramak sağlığınızı güçlendirmenin en kolay ve eğlenceli yollarından biridir. Günde, trambolin üzerinde geçireceğiniz bir kaç dakika, size fazla kilolarınızdan kurtulmak, vücudunuzun temizlenmesine yardımcı olmak, bağışıklık sisteminizi güçlendirmek gibi faydalar sağlar; öte yandan iyi bir idman da yapmış olursunuz. Sıçrayın, sonuçlarından memnun kalacaksınız.

Kilo verdirir
Sıçrama fazla kiloları yakmak için iyi bir egzersizdir. Düzenli sıçramak, koşu, bisiklet veya yüzmede olduğu gibi vücutta kalorilerin yakılmasını sağlar. Sıçrama yoluyla lenf sisteminiz uyarılır. Böylece egzersiz esnasında metabolizmanın hareketlenmesinin sonucu ortaya çıkan asitli atıkların, toksinlerin vücuttan atılması daha kolay hale gelir.
Enerji artırır
Ritmik sıçrama büyük adele gruplarını çalıştırır, soluk alıp vermeyi ve kan akışını hızlandırarak kalbin ritmini düzenler. Bu dolaşımın hızlanması hücrelere taşınan oksijeni ve besin miktarını da artırarak vücudun, enerji seviyesini yükseltir, canlılık sağlar.
Eklemleri korur
Sıçrama güvenli ve faydalı hafif etkili bir idmandır. Trambolinde sıçramak, sert bir zeminde yapılan benzer idman hareketlerine göre, eklemler üzerinde hissedilen darbelerin etkisini çok aza indirdiğinden, çalışmayı daha kolay ve güvenli hale getirir. Bu nedenle eklem sorunları ve sırt ağrılarına karşı çok etkili bir egzersiz yöntemidir.
Detoksu destekler
Sıçramak vücudun kendi kendisini temizlemesine mükemmel bir şekilde yardımcı olur. Lenflerimiz, kalbimiz gibi bir pompa değildir; lenf dolaşımının uyarabilmesi yerçekimine ve adele hareketine ihtiyaç vardır. Trambolin üzerinde ritmik sıçrama her ikisini de sağlar. Vücut ısımız yükseldiğinde terlemeye başlarız, böylece deri yoluyla vücudumuz asitli atıklardan temizlenir. Sıçrama yoluyla büyük adele gruplarının konsantrasyonu, vücudu alkalize eden oksijeni bütün dokulara taşır, karın bölgesindeki organları uyarır ve katı atıkların bağırsaklarımızdan geçişini destekler ve kolaylaştırır.
Bağışıklığı güçlendirir
Bağışıklık hücrelerimizin çoğu lenf sistemiyle taşınır. Lenf dolaşımını güçlendirmek, bu hücrelerin bütun vücudumuzda hareketliliğini ve faaliyetlerini de artırır, vücudumuzun enfeksiyonlarla ve hastalıklarla savaşmasına yardımcı olur.
Sinir sistemini geliştirir ve sakinleştirir
Zıplama hareketiyle, yani vücudumuzun yukarı ve aşağı doğru yaptığı ritmik hareketle, vücudumuzu daha iyi hisseteriz, farkına varırız, deri duyu olarak adlandırılan hissimiz uyanır. Farklı hareketlerin biraradalığı koordinasyonumuzu zorlar ve geliştirir. Sıçrama aynı zamanda iyi bir sters arttırıcıdır, çünkü birbirini tekrar eden sıçrama, sizi bir çeşit trans hali gibi kendinizden geçirir, gevşemenizi sağlar.
Ne kadar süreyle zıplamalısınız?
5 dakikalık seanslarla başlayın ve giderek gelişen zindelik durumunuza göre dereceli olarak artırın. Haftada 3 seanstan başlayarak günde 3 seansa kadar çıkın ve seans başına 15 dakika çalışın. Sağlığınızı güçlendirmeye başlamak günde yalnızca bir kaç dakikanızı alacak.
Önerilen egzersizler
Trambolinde amaç yalnızca yapabileceğiniz kadar yükseğe zıplamak değildir, aynı zamanda da çeşitli ritmik zıplama hareketleri size fayda sağlar. Dengenizi, koordinasyonunuzu ve dayanıklılığınızı güçlendirmek için farklı hareketler yapın:

  • Hafif sıçrama: Trambolini kullanmaya yeni başlayanlar trambolinin yüzeyinden ayaklarını kesmeden yavaş yavaş sıçrama hareketidir.
  • Yürüme, koşma: Bir kez trambolin üzerinde denge kurulduktan sonra dizleri yukarıya çekilerek yapılan yürüyüş ve koşu hareketidir.
  • Twist: Ayaklarını tek bir yöne doğru bakıp, vücudun üst kısmının ise diğer yöne doğru baktığı konumda yapılan bir o yöne, bir buyöne sağlı sollu sıçrama hareketidir.
  • Jumpin Jacks: Klasik “jumpin jack” olarak bilinen hareketin (aşakları ve kolları açarak sıçrama) trambolin üzerinde yapılmasıdır. Bu daha gelişmiş bir harekettir ve trambolinde yapıldığında adaleleri ve kardiyovasküler dayanıklılığı geliştirir ve eklemleri, sert bir zeminde yapıldığından daha fazla korur.

“Trambolinde Zıplayıp eğlenerek sağlıklı ve formda kalın”
Stresin vücutta neden olduğu en önemli sorunlardan biri sarf edilemeyen enerji birikimidir. Bu enerjinin vücuda zarar vermesini önlemek için en iyi yöntem egzersiz yaparak enerjiyi sarf etmektir. Trambolinde zıplamak en iyi enerji atma yöntemlerinden biridir. Trambolin, çocuklar ve yetişkinler için vücudu ve beyni disipline edici mükemmel bir jimnastik ve eğlence aletidir.
Tüm gün vücudun yükünü çeken bacaklar için yapılan egzersizlerin yanında, trambolinde 10 dakika zıplamak, tüm kas gruplarını çalıştırır, bacak kaslarını açar ve güçlendirir. Trambolin yumuşak zeminde yapıldığı için eklemlere zarar vermez, lenf dolaşımını hızlandırarak vücut işleyişine fayda sağlar, kalori yakarak kilo verdirir ve sizi çok eğlendir. 
Trambolinin Faydaları:
  • Vücudun sağlığının ana belirleyicisi olan dolaşım sistemini iyileştirir.
  • Tüm kas gruplarını etkiler.
  • Kıkırdaklar ve kemik dokuları üzerindeki etkisi ile kemik gelişimine imkân sağlar.
  • Lenf sisteminin etkin çalışmasını sağlar.
  • Fiziksel olarak, hız, güç, denge ve farkındalığı güçlendirir.
  • Kişinin kendine güven duygusu, disiplin ve detaylara dikkat edebilme gibi önemli zihinsel yetenekleri geliştirir.
  • Diğer egzersiz şekillerinin aksine kısa sürede performans ve farkındalığı arttırır.